ÜYELERİMİZ
Mustafa Ali Kasap
Türk Dünyası Sanatçılar Birliği Ege Bölge Başkanıdır. GESAM, UPSD, UASB, BASAD, gibi sanat Dernekleri üyesidir. Yurt dışında ve içinde kişisel resim sergileri açtı. Katıldığı pek çok ulusal ve uluslararası sanat ekinliklerinde sayısız belge ve ödüller aldı.
2013 yılı Efelik ve zeybeklik kültürüne ulusal ve uluslararası katkılarından dolayı “Efelik Kültürüne Hizmet Ödülü” 2017 yılı Ankara HAMOY “Halk Bilimi ödülü “almıştır.
Japonya, ABD, İran, Polonya, Fransa, Almanya, Hollanda, Danimarka, Macaristan gibi yurt dışında ve içinde çeşitli özel koleksiyonlarda, müzelerde, değişik kurum ve kuruluşlarda yapıtları bulunmaktadır. Ulusal ve uluslararası sanat çalıştayları ve sempozyumlara katıldı. Katıldığı sanat kampları, üniversiteler, okullar ve özel gösterilerde söyleşiler ve canlı resim sunumlar yapmaktadır.
Turkuaz Ressam olarak tanınan sanatçımız, Türk kadınının yaşam sevincini, özgürlüğünü, haykırışını ve haksızlığa başkaldırısını fırçasıyla renklerle boyalarla göstermektedir.
Milli Mücadelede Kadın
Mor Sevdam
“Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez.”
Mustafa Kemal Atatürk
Yaşadığımız çağın kirliliğini, sevgisizliğini, bencilliğini tuvalimde kocaman turkuaz bir leke ile örtüp; resimlerimdeki kadınlarımla umudu, sevdayı, yaşam sevincini, başkaldırıyı ve haykırışı anlatmak istedim.
Ben biraz da yüreğimi göstermek için resim yapıyorum. Daha doğrusu yaramı göstermek için. Sanki çizdikçe boyadıkça renklendirdikçe yüreğimin yanına yeni yürekler gelecek, çoğalacağız.
Türk kadınının Milli Mücadeledeki rolünü, kadın haklarını, özgürlüğü, başkaldırıyı, haykırışı, sevdayı ve umudu fırçamla boyamla renge dönüştürmek istiyorum.
Ben paletimdeki boyaları yüreğimde karıştırarak sürerim tuvale. İzleyenler kendi sevinçlerini, kaygılarını, heyecanlarını, bir türlü ifade edemedikleri duygularını görebilmelidirler.
Hani deli divane âşıksınızdır da sevdiğinizden aldığınız tutkuyla yerinizde duramaz, dans edersiniz ya, kadınlarımın dansıyla bunları göstermek istedim.
En koyu sevdayı ateş kırmızısıyla öyle anlatmalıyım ki; içini yakmalı insanın, yaşadığı sevdayı tablolarıma dokunduklarında kalp atışlarını parmak uçlarında hissetmeliler.
Kadınlarımın cepkenlerindeki mor ile asaleti; mora eklenmiş turuncumsu pembelerle de mutlu görünen yüzünün ardındaki saklı naifliği ve umudu göstermeliyim. Uzak geniş mavi düzlükler içinde, yer yer zifiri lâcivert lekeler, duru turkuaz alanlar ve turcumsu ışıltılar, tuvalimde arka plan olmuştur. Benim paletimdeki boyalar. ebemkuşağının gökyüzünü boyayan tanrısal ışık renkleridir.
Resimlerime baktığınızda ağlamaklı Ege gurbet havasını, bazen de coşkulu zeybeğin çoksesli tınısını duymanızı istiyorum.
Kadınlarım şimdi resimlerimde; mor cepkenin altından kollarını açmış, gözlerini avına dikmiş kartal edasıyla başkaldırdığı kadar; peçelerinin ardında gizledikleri dünyalar güzeli masum bakışlarıyla da ürkek bir serçe gibi kadının naifliğini, kırılganlığını ve estetik güzelliğini de gösteriyorlar.
Dünyanın hiçbir kadınında görülmeyen bu özellikler ilkin Anadolu topraklarında baş göstermiştir. Ben kadınlarımızı tarihin karanlık dehlizlerinden çıkarıp çağımıza taşıdım.
Adını bu güzel yurt toprağımıza veren, yaşamın her alanında onsuz olamadığımız, var oluşumuzun nedeni doğurgan, bereketli kadınlarımız… Bizim kadınlarımız…