“BRHD-BİRLEŞMİŞ RESSAMLAR VE HEYKELTRAŞLAR DERNEĞİ
ve Sanat Derneklerinin Toplumsal Sorumluluğu”

Örgütlü çalışmalar ve etkinlikler her zaman birliğin, beraberliğin, dayanışmanın, paylaşmanın ortak haz ve kıvanmanın yoğun olarak yaşandığı insani tavırlar dizgesini temsil eder.

Elbette sözünü ettiğimiz birliktelik hümanizmanın; dostluğun, sevginin, saygının karşılıklılığına ve paydaşlığına dayanır her zaman, her koşulda. İnsan olmak, “kamil insan olmak” ve en önemli toplumsal kimlik sayılan aidiyet duygusu ile yoğrulmak bu tür birlikteliklerle anlam kazanır. Bireysel ve toplumsal bağlamda temel dayanak sayılan maddi – manevi dayanışma gibi moral değerler bu paydaşlığın niteliğiyle, bu özdeşliğin özü ile paralellikler gösterir. Buna aklını, beynini, duygularını, yaratıcılığını, muhakeme gücünü insan için, insanlık adına özgürce kullanabilme yetisi eklenir, diyoruz. Bu insani değerler yaşamın her alanında olduğu gibi sanat alanında da önemli paylaşım ve dayanışma birlikteliğine ihtiyaç hisseder.

Çünkü aklını, beynini, duygularını, inançlarını başkalarının, kendi dışında erklerin güdümüne teslimiyet, insan onuru ile bağdaşmayan kul/köle zihniyetini getirir. Bu tutsaklığa karşı özgürlüğün çeşitli ifade alanlarından biridir sanat. Bu nedenle “Sanat özgürlük ve özgünlüktür” Edinburg Society geçiyor kayıtlarda. Prado, Bourges, MET-Museum of Art, Picasso Müzeleri, Finnish Art ve Montreal Museum of Fine kuruluşu, 1860. Bizde ilk bağımsız sanat örgütlenmesi 1909’da Ressam Ruhi Beyin çabaları ile Sami Yetik, Şevket Dağ, Hikmet Onat, İbrahim Çallı, Agah Bey, Ruhi, Ahmet Ziya Akbulut, heykeltıraş Mesrur, Feyhaman Duran, Hüseyin Avni Lifij, Murtaza, Mithat Rebii, Tomas Efendi, Müfide Kadri, Rıfat gibi katılımcılarla kurulan, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’dir.

Bu Cemiyet ilk kez 1910-1914 yılları arasında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası adı altında bir sanat dergisi çıkarmış, Türk sanatında önemli yeri olan örgütlü “Galatasaray Sergilerini” organize etmiştir.

“Osmanlı devletinde ressamlığın ilerlemesi ve Osmanlı ressamlarının geleceklerini temin doğrultusunda birleşmeleri” esasına dayanan Cemiyet, geniş halk kitlelerine resim sanatını ve sanatçıyı sevdirme mücadelesi vermiştir. 1919’da varlığı sona eren ve yerine 1921’de Türk Ressamlar Cemiyeti, 1923 Yeni Resim Cemiyeti, 1926’dan itibaren Türk Sanayii Nefise Birliği, 1929’dan sonra Güzel Sanatlar Birliği; 1929-1942 yılları arasında etkinlik gösteren Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği. Bu arada 1933’te kurulan “D”; 1941 yılında Yeniler (Liman), 1947’de “Onlar”, 1959’da Yeni Dal G’ruplarının, 1970’te BRHD-Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği’nin, 1989’da UPSD-Uluslalarası Plastik Sanatlar Derneği’nin; 1999’da Ankara Çağdaş Sanatlar Vakfı’nın Türk sanatında siyasal-sosyal sorgulamalar getiren çeşitli eğilim ve yönelilerin örgütlenmesi ve dillendirilmesi ile ivme yaratma adına ayrı ayrı önemli bir işlevler üstlendiği görülür.

Çağdaş eğilimlerin, sanat icra yol ve yöntemlerinin çeşitliliği, zenginliği, elbette dernek kavramıyla sınırlandırılamaz. Ancak tüm bu çeşitlilik, dernek örgütlenmesi içinde bireysellikten çok, toplumsal dinamikler yaratma adına önem kazanır. Toplumların hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun, böylesi dinamiklerle beslenmesine ihtiyaç mutlaka olacaktır. Özellikle Ortadoğu gibi Ortaçağ düzeyindeki kaotik yapılarını henüz aşamamış, çeşitli bileşik etkenlerle aşmasına izin verilmemiş, bundan sonra daha da olumsuz koşullara hızla giden toplumlarda, sanat denen en dinamik güce daha fazla gereksinim olduğu muhakkaktır. Bu nedenle özellikle böyle bir corafyada dernek örgütlenmesi içinde, toplumsal bilinçlenmede üstüne düşen görevleri özveri içinde yapmak sanatçıların asli görevleri arasında özel bir değer kazanmaktadır.

BRHD-Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği en uzun süreli ve en dinamik yaşayan sanat örgütü olarak bu sorumluluğu bugüne kadar özveri ile yerine getirmektedir. Bundan sonra da getirmek için gerekli çabaları harcamakla hem Çağdaş Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata verdiği değeri anlamlandıracak hem de kurucularına manevi borcunu yerine getirecektir.

Prof. Hasan Pekmezci